5 Aralık 2010 Pazar

O Bir Efsane: Cesc Fàbregas


İSPANYA’NIN PAYLAŞILAMAYAN GENÇ YILDIZI

DAİMA GENÇ: Cesc Fàbregas

Geride bıraktığımız transfer döneminin en büyük spekülasyonu, Arsenal’ın İspanyol
yıldızı Cesc Fàbregas’ın Barcelona’ya transfer olup olmayacağı oldu. Bir tarafta “ailem”
dediği Barcelona, bir tarafta “ikinci babam” dediği Wenger vardı. Cesc, Arsenal için forma
terletmeyi sürdürmeye karar verdi. İşte bu genç adamın ilginç portresi.

Yazar: Onur Yazıcıoğlu

Son yılların akıllara ziyan takımı Barcelona… Genç futbolcu fabrikası Arsenal… İşte bu
iki büyük kulübü aylardır karşı karşıya getiren isim, temmuz ayında İspanya formasıyla
Dünya Kupası’na uzanan oyunculardan Cesc Fàbregas oldu. Guardiola aylarca “istiyorum”
dedi, Wenger de “ne yaparsanız yapın vermiyorum” dedi. Sonunda İspanyol (ama aslında
Katalan) oyuncunun bu sezonu da Arsenal formasıyla geçireceği kesinleşti. Transferin
gerçekleşmeyeceğini sonunda kabullenen Pep Guardiola, Wenger’in onu bırakmamakta
haklı olduğunu yaptığı basın açıklamasında şu sözlerle anlattı: “Arsenal'i ve Arsene Wenger'ı
Fabregas'ı satmadıkları için anlayışla karşılıyorum. Umarım Cesc de Arsenal'de futbol
oynamaktan zevk almaya devam eder”

Tabii ki bu durum herhangi bir transfer kapışması değil. Küçük Cesc, daha dokuz aylık bir
bebekken, dedesinin omuzlarında Barcelona maçı izlemeye gitmiş, gerçek bir Barcelona
taraftarı. Barcelona’nın son iki transfer döneminde Fàbregas’a olan ilgisi de boşuna değil.
Geleneksel olarak Barcelona kulübü bünyesinde Barcelonalı oyuncuları bulundurmayı tercih
eder. Cesc de 1997-2003 yılları arasında futbol eğitimini Katalan temsilcisinin gençlik
akademisinde aldı. Barcelona’da forma giydiği yıllarda defansif orta saha görevi yapan
oyuncu, o bölgede oynayan birçok futbolcudan farklı özelliklere sahip olduğunu gösterdi.
Futbol topuyla olan ilişkisi daha futbola başladığı ilk yıllardan itibaren çok iyiydi. Gole
yakın bölgede oynamamasına rağmen oyundaki üretkenliği onun golcü özelliklerini önplana
çıkarıyordu. Barcelona altyapısında oynadığı dönemlerde, sezonluk gol sayısı hep 30
civarında oldu. Küçüklüğünden beri hayran olduğu oyuncu Pep Guardiola olduğu için, seçtiği forma numarası da 4 oldu.

Yani Fàbregas’ın Barcelona’ya transferinin gündeme gelmesi, herhangi bir parlak yıldızın
Katalan ekibine kazandırılması gibi bir durum değil. Genç yıldız, transfer söylentilerine son
nokta konmadan, yani bu sezon Arsenal’da kalması kesinleşmeden önce Mirror’a verdiği
demeçte “Arsene Wenger ikinci babam gibi ama Barcelona benim gerçek ailem” demişti.
Barcelona’nın son birkaç yılda edindiği “futbol tarihinin en iyi takımı” unvanını getiren
birçok oyuncu, Fàbregas’ın takım arkadaşı aslında. Sadece bu kadar da değil. Cesc’in kuzeni,
amcası, dedesi ve kendisi Barça’nın üyesi. Buradan yola çıkarak “bu sezon olmasa da eninde
sonunda Fàbregas’ın Barça’ya transferi gerçekleşecek” dersek büyük bir kehanette bulunmuş
sayılmayız.

HAYATI 2003’TE DEĞİŞTİ

Arsene Wenger’in genç yetenek avlamak konusundaki becerisi, Avrupa futbolunu takip
eden herkesin mâlumu. Birçok uluslararası gençlik turnuvasında forma giyme şansı olmuş
Fàbregas da Wenger’in takip alanına çoktan girmişti bile. 2003 yılına gelindiğinde Fàbregas,
Barcelona’da öne çıkma fırsatının olmadığını düşünmeye başlamıştı bile. Üstelik o yıl, FIFA
U17 Dünya Kupası’nda Cesc, İspanya formasıyla beş gol atmış ve turnuvanın en iyi oyuncusu
seçilmişti. İşte bu sırada Fransız teknik adamdan altın teklif geldi bile. Arsenal, henüz 16
yaşında olan bu genç adamı kadrosuna dahil etmek istedi ve bu transfer gerçekleşti.

Arsenal gibi büyük bir Premier League takımına henüz 16 yaşındayken transfer olmak,
birçok genç oyuncunun hayalidir muhakkak. Üstelik takımın patronu tüm stratejisini genç
oyunculara şans vermek üzerine kurmuşken, bu durum kaçmaz bir fırsat olarak kabul
edilebilir. Ancak 16 yaşında bir gencin gözünden baktığınızda iş tam tersine dönecektir. Dilini
bile bilmediğiniz bir ülkenin başkenti olan Londra’da ailenizden ve sevdiklerinizden uzak
bir hayatın tam ortasında kendinizi bulduğunuzu varsayın. İşte Fàbregas’ın başına gelen tam
olarak bu oldu. Fakat Cesc’in en büyük şansı, kendiyle aynı yıl takıma katılan Senderos oldu.
Senderos’un babası da bir İspanyol olduğu için Fàbregas’la son derece iyi anlaşıyorlardı.
Senderos hiç değilse Fàbregas’tan iki yaş daha büyüktü ve takımda kaldığı yedi yıl boyunca
Fabregas’ın en yakın arkdaşı oldu. 2010 Dünya Kupası’nda İspanya ve İsviçre aynı grupta
mücadele ederken Fabregas’ın Senderos’la ilgili yaptığı açıklama bu dostluğu son derece iyi
anlatıyor: “İsviçre’nin gruptan çıkmasını istiyorum çünkü ben Arsenal’a geldiğimde Senderos
bana ağabeylik yapmış ve takıma adapte olmamı sağlamıştı.”

ARSENAL TARİHİNİN EN GENÇ ……

Bu dönemde takımda Patrick Vieira ve Gilberto Silva gibi çok önemli oyuncular bulunduğu
için 16 yaşındaki Fàbregas için ilk 11 oyuncusu olmak son derece uzak bir ihtimaldi. Bu
nedenle Fàbregas, önceliğini İngilizce öğrenmeye verdi. Fakat Arsenal formasıyla bir
resmi maça çıkması tahmin ettiği kadar uzun sürmedi. 23 Ekim 2003 tarihinde oynanan
İngiltere Lig Kupası mücadelesinde Arsenal-Rotherham United’la eşleşti ve Wenger bu
maçta Fàbregas’a forma şansı verdi. Böylelikle Fàbregas, Arsenal tarihinin A takımda forma
giyen en genç oyuncusu unvanını kazandı. Bir sonraki turda takımın rakibi Wolverhampton
oldu. Arsenal bu maçı 5-1 kazanırken, ikinci defa forma şansı bulan Fàbregas bu defa da
Gunners’ın en genç gol atan oyuncusu unvanını kazanıyordu.

Arsenal 2003-04 sezonunu şampiyon kapatırken, Fàbregas hiçbir lig maçında forma giyme
şansı bulamadı. 2004-05 sezonu Fàbregas için “en genç” rekorlarına yenilerini ekleyeceği
bir sezon oldu. Arsenal, Community Shield maçında Manchester United’la karşılaşacaktı
ve takımın en önemli oyuncularından Patrick Vieira sakattı. Fransız oyuncunun yerine
Wenger’in tercihi 17’lik Cesc oldu. Bu maçın ardından Fàbregas üst üste dört lig maçında
forma giyme şansı buldu ve Blacburn Rovers’ı 3-0 yendikleri maçta fileleri havalandırdı.
Fàbregas bu defa da Arsenal formasıyla Premier League’de gol atan en genç oyuncu sıfatını
isminin önüne eklemiş oldu. Edu ve Gilberto Silva’nın ardı ardına gelen sakatlıklarıyla
takımda daha sık forma giyme şansı bulan Katalan yıldız, 2004 yılında Arsenal’la profesyonel
sözleşmeye imza attı. Tabii unutmadan: Arsenal’ın Şampiyonlar Ligi’nde Rosenborg’u 5-1
yendiği maçın üçüncü golünü kaydeden Fàbregas, takımının Şampiyonlar Ligi’nde gol atan
en genç oyuncusu oldu. Şampiyonlar Ligi tarihindeyse gol atan en genç ikinci oyuncu oldu (Birinci sırada hâlen Peter Ofori-Quaye bulunuyor).

Öte yandan Türkiyeli futbolseverler açısından ilginç bir notu da aktaralım. Fàbregas’ın 17.
yaş günü, 2004 U17 Avrupa Şampiyonası’nın açılış maçına denk geliyor ve İspanya o gün
Türkiye’yi 1-0 yeniyordu. Maç sonrası Fàbregas’la ilgili düşüncelerini aktaran İspanya
teknik direktörü Juan Santisteban şu sözleri söylemişti: “Cesc şu an takımımızın temel taşı.
Arsenal’da forma giydiği ve yaşı küçük olmasına rağmen 2003 U17 Dünya Kupası’nda forma
giydiği için takımdaki diğer oyunculara göre çok daha deneyimli. Topla oynama becerisi
sıra dışı ve onu izlemekten büyük zevk alıyorum. Harika paslar veriyor, çok zekice hücumlar
başlatıyor ve kısa zamanda bir futbolcunun sahip olabileceği her şeye sahip olacak.”

“4 NUMARA ARTIK ONUN”

2005-06 sezonunun en büyük transfer olaylarının başında kuşkusuz Patrick Vieira’nın
Arsenal’dan Juventus’a geçmesi geliyordu. Tabii tüm Avrupa futbol kamuoyunun gözü
İtalyan temsilcisine dönmüştü ancak o sezon boyunca gazete manşetlerini süsleyen isim Cesc
Fàbregas oldu. İspanyol yıldız Barcelona altyapısındayken hayranlıkla izlediği Guardiola’nın
forma numarasını artık sırtına geçirecekti. Arsenal’ın “4 numarası” artık Fàbregas oldu.
Gunners’ın orta sahası kurgusu Gilberto Silva ve Cesc Fàbregas’tan oluşacaktı. Tabii bu
durum Arsene Wenger’in oyun kurgusunda da önemli değişikliklere yol açtı. Giden Vieira
futbol tarihinin en önemli defansif orta saha oyuncularından biriydi. Oysa Fàbregas’ın fiziksel
özellikleri ve oyun mentalitesi Vieira’dan çok farklıydı. Daha çabuk, bilekleri daha kıvrak,
daha hücuma yönelik bir oyuncu olan Fàbregas’lı Arsenal, tribünleri hop oturtup hop kaldıran
bir takım kimliğine büründü. Cesc o sezon tam 49 defa Arsenal forması giyerek artık bu
takımın as oyuncusu olduğunu herkese göstermiş oldu. Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid
ve Juventus’a karşı ortaya koyduğu performanslar artık onun zirvede olduğunun işaretiydi.
O sezon için Fàbregas’ın en zor oyunu Devler Ligi finalinde Barcelona’yla karşılaşmaları
oldu. Barça maçı 2-1 kazanıyor ve Cesc tuttuğu takıma karşı kaybetmiş oluyordu. 2005-06
sezonunun sonunda İspanyol devlerinin Fàbregas ilgisi başladı. Real Madrid ısrarla Fàbregas’ı
kadrosuna katmak isterken, Katalan yıldız Arsenal’a beş yıllığına imza attı ve ikametgâh
kağıdının daha uzun süre Londra’da kalacağını gösterdi.

Artık Fàbregas için kendini kanıtlama dönemi geride kalmıştı. 2007 yılı onun yolunun
açıldığının kanıtı olacaktı. William Gallas’ın takımdan ayrılmasıyla, henüz 20 yaşındayken
Arsenal’ın kaptanlık bandını koluna taktı.

2008 yılı, birçok İspanyol oyuncu için olduğu gibi Fàbregas için de muhteşem bir yıldı. Artık
futbol otoriteleri her uluslararası turnuvaya iddialı gelen İspanya’yı “kronik kaybeden” olarak
görüyorken, 2008 Avrupa Şampiyonası’nı Boğalar kazanıyordu.

İşte o sezon Pep Guardiola, Rijkaard’dan boşalan Barcelona direksiyonuna geçti. Artık
Barça’nın transfer hedefinde Fàbregas vardı. 2008-09 sezonu Katalan ekibi için rüya gibi
geçti. Özellikle Barça orta sahasındaki Xavi-Iniesta-Messi üçlüsünün arasında herkesin gözü
Fàbregas’ı yakıştırdı. Üstelik ta Barcelona altyapısından Fàbregas’ı tanıyan Guardiola da
genç yıldızı ısrarla istedi. Wenger’in Barça’ya yanıtı geçen sezon netti: “SAT-MI-YO-RUZ!”

2009-2010 sezonunda da herkesin gözü yine Barça’nın üzerindeydi. Katalan ekibinin yine
tüm kupalara ambargo koyması beklenirken Mourinho’nun Inter’i Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Guardiola’nın önüne set çekti. Bu durum dünyanın dört bir yanındaki Barcelonalıları
büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Sezon sonunda Mourinho’nun Real Madrid’e transfer
olmasıysa Barcelona’nın başının daha büyük bir dertte olduğunun kanıtıydı adeta.

Geçen haziran ayında İspanya tarihinin ilk Dünya Kupası’na ulaştıktan sonra yeniden
transfer sezonu başladı ve Barça, Real Madrid’in bu sezon büyük bir canlılık yaşayacağını
tahmin ederek taraftarlarını yeniden heyecanlandırmak için ısrarla Fàbregas’ı transfer
etmek istediğini açıkladı. Fàbregas da sık sık bu transferin gerçekleşebileceğini açıkladı.
Arsene Wenger’se ısrarla Fàbregas’ın satılık olmadığını açıkladı. Israrla sürdükçe işi
inada bindiren Wenger, Guardiola ve Barcelona hakkında son derece sert demeçler
verdi. Sonunda Fàbregas’ın Arsenal’da kalacağı netleşti ve Katalan yıldız artık tamamen
Arsenal’daki oyununa odaklanacağını açıkladı. Anlaşılan bu sezon da Barça, kendi evladına
kavuşamayacak. Ancak Fàbregas’ın günün birinde Barça forması giyeceğinden herkes emin.

Fàbregas “ailesi” hakkında neler düşünüyor?
“Puyol benim için gerçek bir ağabey oldu. Sahadaki özgüvenimin oluşmasındaki en büyük pay onun.”
“Lionel, son derece soğukkanlı ve aynı zamana utangaç biri. Bunun yanı sıra çok iyi kalpli bir insan. Valdes’inse çok sağlam bir kişiliği var.”
KİMLİK KARTI:

Tam adı: Francesc Fàbregas Soler
Doğum yeri: Arenys de Mar, Barcelona
Doğum tarihi: 04.05.1987
Boyu: 1.75
Kullandığı ayağı: Sağ
Uyruğu: İspanyol/Katalan
TransferMrkt değeri: 55.000.000 €

SAYILARLA FÀBREGAS

1 Katalonya Millî Takımı’yla çıktığı maç sayısı
2 İspanya Millî Takımı’yla kazandığı kupa sayısı
4 Ailesindeki Barcelona üyesi sayısı
5 Arsenal formasıyla kırdığı rekor sayısı
16 Arsenal A Takımı’yla sahaya çıktığındaki yaşı
32 Arsenal’da attığı gol sayısı 
81 Kariyerinde yaptığı asist sayısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder